Çarşamba, Eylül 07, 2011

inçepçın

' inancı olan herkes yapabilir, kimselik bir durum değil ' diyerek söze girdi yaşlı gezgin ve devam etti ' insanların samimiyetinden şüphe etme, bil '

bu fani dünya da gezilesi kaç farklı diyar, konuşulası kaç farklı dil vardı sormak istemedim. mesela adını bilmediğim bir memleket söyle! baş harfi küçük, gidip göreceksek eğer ilk adımımız biraz aykırı olsun. ben yanımda üç beş şairden bir kaç dize getirebilrim, sen yanında beni götürebilirsin.mesela küçük bir ada imiş çok eskiden, adı da şey! yani bişey olsun işte, gökyüzü tabi ki mavi kalsın bi zahmet denizi de öyle, ağaçları yeşil, mesela bir karanfil çıksın akşam üstü karşımıza, patika kenarında değil tam ortasında, ben alıp sana uzatayım sen de bana, mesela sonra tekrar yol ortasına. hani öyle bir diyar söyle ki kopardığımız her çiçek için koparılmamış bir çiçek olarak kalsın, patika kenarına değil tam oratasında, öylesine ki bir başka kimselere bırakmayalım hiç bir anımızı,
sen söyle gezgin!
bir diyar, varlığımızın üstüne örtülecek bir sır olsun.

emin olabilirsin her hücreden her cümleye, bilmediğin hiçbir şey için üzülmeyerek yaşayabildiğin sürece. mesela 'diyalektiğin' anlamını bilmeden kaç yıl yaşamış olabilirsin? ya da akşam olur, karanlık çok uzundur. diyalektiğin saçmalaya bilir, karanlıkların sonuna yeni karanlıklar ekleyebilir mesela. uzun karanlıklarda görmeden yaşabilmiş olman neyi değiştirir? gezgin cevap verdi; ' kör bir dostum var, onun yanına gidelim o senin sorularına cevap bulur lakin ne kadar sabrettiğinin bir önemi olmayabilir uzun karanlıklara veya aydınlanan geçmişine uykusuz yakalanmana.' uzun bir yol yürüyerek geçti günün güneşi, batmaya yakın kaç patikadan sapmıştık, hesap ediyordum. ' geldik ' dedi gezgin. etrafımı çevrelemişti vadi, balıkların tersine yüzdüğü bir ırmak kenarına vardık,bu ırmaktan mı geçiçez. cevap verdi gezgin; ' hayır, biz geçtik bu ırmaktan ağaçlar göreceksin birazdan fidana dönüşen, çiçekler var ilerde tohumuna dönen, bir karanfil sevdiğin kadına vereceğin çok önceden koparılmış, zamanın tersine işlediği bu vadide sen kendi varlığını göremediğin karanlıkta bulamayan, kör bir dostumdan cevap bekleyeceksin' kör cevap verdi; ' ya bir başlangıçımız yok ise, eğer başlangıcının kaynağını bilmiyorsan zamanın geriye akmasının ne önemi vardır, ki bir kahin değilsen zamanın normal işleyişinin ne önemi olabilir. varlık içinde bulunduğun her şey ise kaynağını seçme hakkında sana aittir. ' diyerek bitirdi kör lafını.

başlangıcını bilmediğim her şey bir noktaya dönecektir. ama seni bildiğim sürece sana döneceğim
bildiğim tek hakikattir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder