Cuma, Ekim 26, 2012

erdin abi'nin mirası

peki,
ya bu sarı siyah bant arkasındaki ceset ben isem, ilk anlamını terk etmiş endişelerimizden hangisine sığınmalı erdin abi, her bir yeniyi yeni bir başlangıç sayacak olan bu kader hangi sonu bilinmeyen masalın mirası.

günahlarımla sev beni çocuk... dedi, cevap veremeden öldü. aynı hatayı iki kez yapmamak için uğraştığım zamanlardı, tekrarlanmayan her bir hata için yeni bir hata yapıyordum sürekli.  o'nu ilk tanıdığımda yalnız bir kıyıya özlem büyütüyordu geceleri. bu yakamoz ayaklarının ucundaki denizde bitip, saçlarının beyazında başlıyor demiştim bir gün. acı bizi olgunlaştırmayı bırakalı çok oldu çocuk artık tüketmeye başladı demişti karşılık olarak.benimle vakit geçirmekten zevk almadığını düşünmüştüm o an sadece. yıllar sonra kız arkadaşım hangi rengi sorsam sen sonbahar gibi soluyorsun sevgilim dediğinde hangi kıyıya kürek çeksem aynı yakamoza takılıyorum diyerek hem o'na hem erdin abiye cevap vermiş oldum. sonra beni terk etti. artık yapılmaması gereken hataları bir kenara bırakıp kadere inanmaya başlamıştım..
erdin abi'nin ölümünden 7 gün sonra bir avukat arayıp erdin abi'nin tüm mirasını bana bıraktığını söyledi. bir de, sen karşı kıyıya kürek çek tüm geceler seninle gelecek çocuk diyerek bitirdiği bir mektup bırakmıştı. gülümsedim çünkü erdin abi yanılıyordu ve eski sevgilim bir kaç ay önce evlenmişti.olmaktan korktuğum her şeyi sevmeye erdin abi ile başlamıştım. bir gün onun gibi acı dolu olmaktan çok korkuyordum ama bu o'nu sevmemi hiç engellemiyordu. çok sonları, olunmak istenilenden de tiksinmeye başladım. erdin abi de insan kibrinden tiksinirdi, gün ve gün erdin abi'ye benzemek bir kaderin sondan bir kaç önceki durağıydı belki.
artık sevdadan çok kusurların söz edildiği hecelere dolanmış insanlar çıkıyordu karşıma sürekli. erdin abi bir gün; hayat, yolların kesişmesinden ve ayrılmasından başka bir şey değil, kusur arayarak kendini tüketme demişti.aşka inandığım zamanlardı, erdin abiye toy cümleler kurmuştum. biz seni böyle bilmezdik denileni çok olmuştu ve köklerimi hangi kadında kuruttuğumu unuttuğum zamanlardı.bir gün hatırıma geldi.
şubatın en kimsesiz günüydü, yağmur yağıyordu.
beni günahlarımla sevseydin keşke dedim.
dostlar sağolsun dedi..

Perşembe, Ekim 18, 2012

I.


ev kurulur kör mermi habersiz
bir duvar işçisiyim ben sadece ciwan'ım.
bir duvar işçisi.
akın helak saatler eskiten
ilmeği boynunda türküler söyleten
bir mum ışığı yanaşır sonra,
biri kendini asar yan odada içimizden
ne çok iç büyütmüşüz halbuki
askıda kalmış ayakları seyir ederiz bizde
ciwan'ım sen söyle bir odada ölebilmek için kaç duvar gerekir.?

bir duvar işçisiyim,
siyahının kahvesini bildiğim bir ölüm için
akşamını tutuşturup kazma kürek ile çalıştığım
bir başka bir başka ve bir başka günün sabahına yetişemeyen..